İzmir Genel Cerrahi ve Kalp Damar Cerrahi Merkezi


  Tel : 0232 504 00 00

All Posts in Category: Genel

BİTKİSEL YOLLARLA BEN ALMA

BİTKİSEL YOLLARLA BEN ALMA

Çoğu kişide çeşitli sayılarda görülen benler estetik kusur dışında herhangi bir yakınmaya neden olmaz. Çoğu kişide bu benleriyle barışıktır. Bunları vücudunun bir parça olarak kabul eder. Fakat bunlar yavaşta olsa durmadan büyürler. Bunlar melanosit denilen hücrelerden salgılanan melanin pigmentinin lokal toplantılarıdır. Oluşumunda genetik yatkınlığın önemi fazladır. Fakat bir o kadar sorumlu diğer faktör güneş ışınlarındaki ultravioledir. Özellikle güneş gören yerlerde benlerin çokluğu buna bağlıdır.

Bazı benleri olan kişiler bu benlerinden zamanla rahatsız olmaya başlar. Bu benlerin kendini çirkin görünüme soktuğunu düşünür. Nefret etmeye başlar.

BİTKİSEL YOLLARLA BEN ALMA

Benler genelde yüz, boyun, gibi güneş gören yerlerde daha fazla görülmektedir. Özellikle erkeklerde yüzde sakal bölgesindeki benler traş esnasında kesilerek kanayabilir. Bazen el ve ayak tabanında görülen benler sürekli travmaya maruz kalır. Büyümeleri artabilir. Bu tür yerlerde olan benlerde dikkatli olmalıdır. Uzun süreli mikrotravmalar benlerde huy değişikliğine neden olabilir. Çok tehlikeli bir kanser türü olan malign melenoma dönüşebilir. Eğer bir benin mevcut oval veya yuvarlak şekli bozulursa, renkte bir alacalık olursa kanarsa, büyümesi hızlanırsa ve sert bir kitle haline dönüşürse mutlaka bu beni bir hekime muayene ettirmelidir. Malign melenomlar bilinen en hızlı büyüyen çok kısa sürede uzak organ metastazı yapan kanserlerdir. Erken tanı çok önemlidir.

Benler Hangi Renkte Olur?

Benlerin renkleri çok çeşitlidir. Pembe, kırmızı, kahverengi veya siyah olabilirler. Bazı benler deri düzeyindedir. Bazıları ise deriden kabarıktır. Bunlar deriye renk veren melanin pigmentinin cilt hücreleri içine yayılması sonucu oluşur. Bazı benlerin altında yağ dokusu birikebilir. Bunların rengi genelde sarıdır. Altta yağ dokusu içeren bir kabarıklık, üstünde ben vardır. Bunlar genelde ergenlik döneminde veya gebelik döneminde görülür. Oluşumunda hormonal etkiler sorumludur.

Benlerin tedavisinde doğal bir takım yöntemler tanımlanmıştır. Bunların ben tedavisinde yeri sınırlıdır. Modern tıpta günümüzde ben  tedavisinde ya lazer yada radyofrekans  denen buharlaştırma yöntemi kullanılmaktadır. Lazer yöntemi genelde yüzeyel benler için kullanılır. Radyofrekans denen buharlaşma yönteminde radyodalgaları ile ben tedavisi yapılır. Tedavi sonrası o bölgede bir kabuklanma olur. Kabuk ortalama iki  haftada düşer yerinde bir kızarıklık oluşur. Bununda normale dönmesi 2-3 ayı  bulur.

Bu konuda çok çeşitli bitkilerle tedavi önerilmiştir. Bu amaçla elma sirkesi, sarımsak , çilek, greyfurt , ananas,  kişniş yaprağı, turp, incir gibi bir çok bitki önerilmiştir. Fakat bunların etkisi çok sınırlıdır ve normal cilde de zarar verebilir. Bu amaçla bal veya batticon kullananlarda vardır. Altında yağ dokusu olan benlerde belki biraz yararı olabilir. Ama modern tıpta bunların yeri yoktur.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
BEN ALMA SONRASI İZ KALIRMI?

BEN ALMA SONRASI İZ KALIRMI?

İnsanların çoğunda görülen benlerde tedavi kişiye bağlı bir durumdur. Bazı kişiler bu benlerle yaşamaya alışmıştır ve benleri severler. Özellikle yüzde görülen benleri karakterinin bir parçası gören bir sürü kişi vardır. Fakat bunun tam tersi özellikle yüzdeki benler bazı kişilerde sinir kaynağı olur ve bunlardan bir an önce kurtulmak ister. İşte estetik amaçla yapılan bu tür ben alımlarında en öneli konu iz kalıp kalmayacağı karşıdan bakıldığında benin alındığının belli olup olmayacağıdır. Bir diğer konu bu benlerdeki kanserleşme sorunudur. Özellikle güneş gören yerlerde olan, sürekli travmaya, sürtünmeye maruz kalan benlerde bu tehlike her zaman vardır. Erkekler bu benleri sürekli sakal traşı sırasında kestiğini söyler, ayak tabanı veya el ayasındaki benler zaman zaman kanayabilir. Bunların bir an önce vücuttan uzaklaştırılmaları gerekir.

BEN ALMA SONRASI İZ KALIRMI?

Estetik amaçla yapılan ben alımlarında iz kalma sorunu öncelikle benin yapısına göre değişir. Benin rengi ne kadar koyu ise, derinlere olan nüfusu daha fazla olmaktadır. Bu benlerin alınması sırasında, alınan benin yerinde bir çukurluk oluşmaktadır. Bu çukurluk zamanla bir miktar dolmaktadır. Fakat çok koyu ve derine nüfus etmiş benlerde kalıcı olabilmektedir. Hatta bazı bayanlar bunları fondöten ile kapatabilmektedirler. Bu durum deriden kabarık olan benlerde daha fazla olmaktadır. Yüzeysel benlerde bu olasılık yok denecek kadar azdır.

İz kalma konusunda 2.önemli konu benin alınış şeklidir. Cerrahi olarak alınan benlerde iz kalması kaçınılmazdır. Ya 1-2 cm’lik düz bir çizgi yada balık kılçığı tarzında bir iz kalır. Bu benin görünümünden daha kötü bir durumdur. Ayrıca bu izler güneşe çıkıldığında daha belirgin bir hal alır. Bu nedenle cerrahi girişim ilk anda düşünülecek bir tedavi şekli değildir. Eğer bende kanserleşme olasılığı varsa önce benden punç biopsi denilen bir parça alınır. Bu patolojiye gönderilir. Patoloji sonucu kötü gelirse o zaman cerrahi tedaviye başvurulur. Tabi bu durumda bir kanser vakasında yapılması gereken ameliyat uygulanır. Bunun dışında iyi huylu olduğu kanıtlanan benlerde cerrahi tedavinin yeri yoktur.

Ben Alma İşleminde Önemli Bir Konu da

Ben almada diğer önemli konu beni alan kişinin bu konudaki tecrübesidir. Kullanılan aletlerinde uygunluğu çok önemlidir. Tedaviyi yapan doktor ne kadar tecrübeli ise ben alımı sonrası iz kalma olasılığı o kadar az olmaktadır. Medica İzmir bu konuda tecrübeli bir kliniktir.

Kişinin bir cilt hastalığı olması, diabeti olması, kortizon kullanması, kemoterapi görmesi işlem sonrası iz kalmayı etkileyen diğer faktörlerdir. Özellikle diabetiklerde veya genel bağışıklık sistemi bozuk kişilerde oluşacak bir enfeksiyon  iz kalma olasılığını arttırmaktadır.

Günümüzde ben tedavisinde radyofrekans yöntemi kullanılmaktadır. Bu tedavi sonrası çok dikkatli bakıldığında görülen biz iz kalabilir veya kişiye göre kalmayabilir. İşlem sonrası o bölgede bir kabuklanma olur. Bu kabuk yolunmamalıdır. Kabuk düştükten sonra o bölgede bir kırmızılık oluşur. Bu kırmızılık 2-3 ayda normal cilt rengini alır. Oluşabilecek çukurlukta bu dönemde kişiye göre değişebilecek ölçüde azalır.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
BASURA NE İYİ GELİR ?

BASURA NE İYİ GELİR ?

Basurlar derecelerine göre çeşitli belirtilerle kendini gösterir. İç hemoroitlerde tek belirti kanama iken dış hemoroitlerde kanama ile birlikte hastada şişkinlik, ele meme gelmesi, ıslak makat, kaşıntı gibi yakınmalar olabilir.

Hemoroitler bu bölgedeki damarlardır. Bunların büyümemesi ve hastalık haline gelmemesi için kişilerin alabileceği çeşitli önlemler vardır. Bu önlemlerle bazı hassas kişilerde hemoroitlerin hastalık haline gelmesi önlenebilmektedir. Fakat şu unutulmamalıdır. Eğer hastada kanama varsa, ele gelen memeler varsa, tuvalet sırasında sıkıntı yaşanıyorsa mutlaka bir proktoloğa muayene olmak gerekir. Kulaktan dolma tedbirlerle bunları tedavi yoluna gitmemektedir. Çünkü anüsden olan kanamalar bazen bir kanser belirtisi olabilir. İhmal edilirse çok kıymetli erken teşhis imkanının ortadan kalkmasına neden olur.

BASURA NE İYİ GELİR ?

Hemoroid oluşmaması için en başta dikkat edilecek konu kabız kalmamaktır. Kabızlık sırasında kişi tuvalette fazla miktarda ıkınır ve tuvalette çok uzun zaman geçirir. Buda anüs bölgesindeki basıncın artmasına ve buradaki damarlarda kanın geri dönüşünün bozulmasına neden olur. Anüs bölgesinde toplardamar olan hemoroidlerde kan göllenir. Damar yapısı bozulur ve kanamalar, sarkmalar oluşur. Bu  nedenle öncelikle kabızlık sorunu ortadan kaldırılmalıdır.

Basur (Hemoroid) İçin Neye Dikkat Edilmeli?

Kabızlığın ortadan kaldırılmasında ilk dikkat edilecek konu sebze ağırlıklı bir diyettir.  Çünkü lifli besinlerin posası fazla olur ve kişi bunları peristaltik hareketlerle çok kolay dışarı çıkarır. Meyve bol tüketilmelidir. Öğünler sırasında ana yemek yanında mutlaka salata tüketilmelidir. Ekmek olarak yulaf ekmeği, tam buğday ekmeği tercih edilmelidir.

2.dikkat edilecek konu kişinin günlük aldığı su miktarıdır. Bu en az 3 litre olmalıdır. Şu unutulmamalıdır; çay, kahve, meşrubat suyun yerini tutmaz. Bu 3 litre mutlaka su şeklinde tüketilmelidir. Su bağırsak hareketlerinin normal seyrinde gitmesi için elzemdir. Suyun az alınması bağırsak hareketlerini azaltır. Suyun kalın bağırsakta daha fazla emilmesine neden olur, buda beraberinde kabızlığı getirir. Dışkılama sırasında anal basınç artar.

Hemoroid oluşumunun önlenmesinde dikkat edilecek diğer konu sedanter yaşamdan uzaklaşılmalıdır. Kişiler her gün mümkün olduğu kadar kısa yürüyüşler yapmalıdır. Bu özellikle oturarak çalışan kişilerde çok önemlidir. Her gün yarım saatlik tempolu yürüyüş bu bölgedeki kan dolaşımının normal olmasını, bağırsakların çalışmasını sağlar. Yürüme sırasında alınan derin nefesten dokuların oksijenlenmesini de artırır.

Eğer hemoroidlere bağlı kanamalar ağrılar varsa kişinin yapacağı oturma banyoları bunların gerilemesine neden olur. Her gün tercihen sabah-akşam 10’ar dakikalık ılık suda oturma banyoları anüs bölgesindeki kasları gevşetir. Kanın normal dolaşımını  sağlar. Buda hemoroidlerin gerilemesine neden olur. Oturma banyosu sonrası çeşitli ağrı kesici, damar tonüsünü artırıcı merhemlerde uygulanabilir.

Dışkılama fizyolojisi için alaturka tuvaletler daha uygundur. Dışkılama sırasında kişi karına ayaklarıyla baskı yapar ve dışkının daha kolay çıkmasını sağlar. Tuvalette fazla zaman geçirmemelidir. İhtiyaç giderilip hemen çıkılmalıdır. Çok kilolu hastaların kilo vermesi de yakınmaları bir nebze azaltır.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
BASUR NEDEN OLUR?

BASUR NEDEN OLUR?

Basur anal bölgedeki damarlarda kanın göllenmesi sonucu oluşur. Bunun oluşumunada anal bölgedeki basıncın artması ve kanın geri dönüşünün bozulmasına yol açar. Kronik kabızlıklar, kabızlığa bağlı zorlu dışkılama ve ıkınma, hamilelik, anal ters ilişki buna yol açabilir.

Kabızlığa yol açan nedenler ise kişinin az su alması, fast-food tarzı posasız gıdalarla beslenmesi, hareketsiz, sedanter bir yaşam sürmesi, kişinin tuvalet ihtiyacı geldiği halde bunu ertelemesi şeklinde sayılabilir. Kabızlık sonucu dışkının su içeriği gittikçe azalır ve sert, kalın bir dışkı oluşur. Hasta bunu çıkarmak için tuvalette uzun süre kalır ve fazla miktarda ıkınarak anal bölgeye basınç uygular. Bu basınç zamanla anal bölgedeki bağ dokusunda gevşeme oluşturur. Damarların yapısı bozulur. Damarlar genişler ve zaman zaman yırtılır.

BASUR NEDEN OLUR?

Hemoroid oluşumunu önlemek için öncelikle kabızlık sorununu ortadan kaldırılması gerekir. Bu amaçla öncelikle kişinin yeterli miktarda su alması sağlanmalıdır. Bu günlük ortalama 3 litreye tekabül eder. Hastaların baharatlı gıdalardan özellikle acıdan uzak durması gerekir. Baharatlı gıdalar bu bölgedeki damarlarda genişlemelere yol açmaktadır. Hastalar posa bırakan diyete yönlendirilir. Sebze yemeklerine ağırlık verilir. Meyve ve sebzeyi bol yemesi önerilir. Ekmek ve tahıl ürünleri mutlaka kepekli olmalıdır. Hastalar tuvalet ihtiyacını ertelememelidir. Tuvalet ihtiyacı ertelendikçe dışkının su içeriği azalır. Buda kabızlığa yol açar. Kayısı bağırsak hareketlerini arttıran bir meyvedir.

Basur (Hemoroid) Hastaları Nelere Dikkat Etmeli?

Hastalar özellikle oturarak çalışanlar günlük spora ve yürüyüşlere yönelmelidir. Hareketsiz sedanter bir yaşam tüm organlarda olduğu gibi sindirim sisteminde de durgunluğa. Bağırsak hareketlerinin bozulmasına neden olmaktadır. Günlük düzenli yapılacak sporla bu durgunluk ortadan kalkmakta kan dolaşımı daha düzenli bir hale gelmektedir. Bu sporlar sırasında anal bölgedeki basıncı artıracak hareketlerden kaçınmalıdır. Ağırlık kaldırmak, uzun süreli bisiklete binmek anal bölgeye basınç uygulamasına neden olmaktadır.

Gerek iş icabı, gerekse dışarıda tuvalete girme fobisi yüzünden sık sık tuvalet ihtiyacı geldiği halde ertelenmektedir. Dışkılama ihtiyacı oluştuğunda bu hemen sağlanmalıdır. Dışkı vücutta tutulursa dışkının su içeriği bağırsaklar tarafından emilir ve dışkı sert ve kalın hale gelir. Buda çıkarken anal bölgeye fazla miktarda basınç uygular. Damarları beraberinde anüs dışına sürükler.

Hemoroid aşırı kilolu kişilerde daha fazla görülmektedir. Ağır vücut anal bölgeye baskı oluşturabilir. Kadınlarda görülen hemoroidlerin ise en büyük nedeni hamileliktir. Hamilelikte bebek pelvik damarlar üzerine baskı yapar ve kanın geri dönüşünü bozar. Hamilelik döneminde yukarıda bahsettiğimiz önlemlere azami dikkat edilmelidir. Diyet çok iyi kontrol edilmeli ve günlük yormayan sporlar yapılmalı, tuvalet ertelenmemektedir.

Özellikle homoseksüellerde görülen hemoroidlerde en büyük neden anal ilişkidir. İlişki sırasında buradaki basınç artar ve kanın göllenmesi olur ve dokular zarar görür.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
ANİSMUS NEDEN OLUR?

ANİSMUS NEDEN OLUR?

Anüs çevresinde biri istemli çalışan diğeri istemsiz çalışan ve sfinkter denen iki kas grubu vardır. Birde bunların çevresinde puborektal kas denen başka bir kas grubu vardır. Dışkılama sırasında bu kas grupları belirli bir düzende çalışırlar. Normal dışkılama da bu kaslar gevşer ve dışkılama gaz çıkışı olur. İşte bazı durumlar da bu sinerji bozulur. Dış makat kaslarında ve puborektal kasta istenen gevşeme olmaz. Hatta bu kaslar kramp şeklinde kasılır. Bu duruma anismus denir. Yani anismus buradaki kasların bir gevşeme kusurudur.

Anismus nedeni tam olarak bilinmemektedir. Kronik kabızlık çeken hastaların %10-15’inde neden bu anismustur. Bunun dışında makat sarkmalarında, cinsel istismara uğramış kişilerde kas hastalığı bulunan kişilerde görülen bir durumdur. Fakat %90’nında herhangi bir neden bulunmayabilir.

ANİSMUS NEDEN OLUR?

Hastalar dışkılama sırasında şiddetli bir ağrıdan yakınır. Bu ağrı kramp tarzındadır. Dışkılama sırasında ve sonrasında görülür. Bu hastaların hepsinde kronik bir kabızlık söz konusudur. Kişi tuvalete gittiğinde çok zor dışkılar ve dışkılama tam olmaz. Buna bağlıda hastada aşırı ıkınma oluşur. Bu ıkınmalar yandaş olarak hemoroid oluşumuna, fissür oluşumuna neden olur.

Bu hastalar günler geçtikçe parmak yardımıyla dışkılamaya çalışırlar ve dışkılama güçlüğü ile birlikte idrar yakınmalarıda olabilir. Anismuslu hastalarda cinsel sorunlarda sıktır. Erkeklerde sertleşme tam olmayabilir. Bayanlarda cinsel temas ağrılıdır ve vajinismus yakınmaları eşlik eder.

Anismus Kimlerde Görülür?

Anismus kadınlarda daha sık görülmektedir. Çocukluk döneminde cinsel istismara uğramış olanlarda daha sık görülmektedir. Tanı genelde fizik muayene ile konur. Rektaltuşede çok sert sfinkter kasları ele gelir. Tanıyı pekiştirmek için yandaş hastalıklar ekarte edilmelidir. Bu amaçla rektoskopidefekografi, anal manometri gibi testlere başvurulabilir.

Anismuslu hastalarda oluşan kabızlık dışkının taşlaşmasına, rektumun genişlemesine neden olabilir. Ayrıca mevcut spazm sonucu bu hastalarda hemoroid ve fissürler sık görülmektedir. Buda mevcut tabloyu daha vahim hala getirmektedir.

Tedavide amaç mevcut kaslardaki krampın ortadan kaldırılması sağlanmaktadır. Bu amaçla çeşitli egzersizler önerilmiştir. Bunlardanen çok bilinen ve kullanılanıkegel egzersizleridir. Bunun için bir leğen içine ılık su konur ve su içinde hasta tuvalet yaparmış gibi sfinkter kaslarını gevşetir sonra gaz ve dışkıya engel olacakmış gibi sıkar. Bu egzersizler genelde günde 3 kez 100-200 kez yapılır. Bu işlemin yapılacağı çeşitli araçlarda yapılmıştır. Elektrikli impuls veren cihazlar yardımıyla bu adelelerin periyodik olarak kasılıp gevşemesi sağlanmaktadır.

Anismusun cerrahi tedavisi yoktur. Fissürvakalarında uygulanan LİS ameliyatı bu vakalarda önerilmiştir. Fakat puborektalkasdaki spazmı ortadan kaldırmadığından yararı olmamıştır.

Tedavide en etkili yöntem botox enjeksiyonlarıdır. Yalnız bunda botoxpuborektal kas içine uygulanmalıdır. Özel deneyim gerektirir. 100 Ü. Botox sulandırılarak kas içine uygulanır. Yeterli gevşeme sağlanmazsa 10 gün sonra aynı dozsfinkter kasları içine de uygulanır.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE BOTOX UYGULAMASI

ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE BOTOX UYGULAMASI

 Anal fissürler anüsün pecten denilen kısmında arka duvarda görülen yırtılmalardır. Bu yırtığa dışkılama sırasında temas eden feçes yanma ve ağrılara neden olduğundan erkenden tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Çünkü bu ağrılar nedeniyle hasta şuur altı en içteki sfinkterler dediğimiz ve istemsiz çalışan kası gerer. Bunun sonucu anal spazm artar. Buda dışkılamanın daha zor olmasına yol açar.

ANAL FİSSÜR TEDAVİSİNDE BOTOX UYGULAMASI

Fissür tedavisinde amaç anal sfinkter kasında oluşan bu spazmı ortadan kaldırmaktadır. Bunun için son yıllarda Botox denilen bir ilaç kullanılmaktadır. Botox iç sfinkter kasındaki istemsiz kasılması ortadan kaldırarak fissürün iyileşmesine zemin hazırlamaktadır.

Botox bu etkisi nedeniyle estetikte kullanma dışında anal bölgede de kullanılmaya başlanmıştır. Yaklaşık 4-5 yıldır kullanılan ilaçtan günümüzde %90-95 sonuç alınmaktadır.

Botox her seviyedeki fissür tedavisinde kullanılabilir. Etkisi yeni oluşmuş fissürler de daha fazladır. Olay kronikleştikçe oluşan etki azalmaktadır.

Botox anaerob bir bakteriden elde edilen nörotoxindir. Enjeksiyonları ağrısızdır ve kasa tam etkisi 7-10 gün içinde olur. Muayenehane koşullarında çok rahat uygulanabilir. Uygulama sırasında bölgeye lokal anestezi yapılır. Çünkü iç sfinkter kasını parmakla hissedip ilacı o kasın içine enjekte etmek gerekir. Anal fissürler çok ağrılı olduğundan lokal anestezi yapılmazsa hasta rektal tuşeyi yaptırmaz. Dolayısıyla kas tam olarak hissedilmez.

Botox Nasıl Uygulanır?

Botox tedavisinde 100 Ü. Botox kullanılır. Bu 3 veya 4 kadrana enjekte edilir. Kası gevşetme etkisi 7-10 gün içinde maximuma ulaşır.etki süresi 6 aydır. Fakat spazm ortadan kalktığından genelde 2-3 ay içinde fissürde %90-95 sonuç alınmaktadır.

Genelde tek doz botoxla tedavi gerçekleşmektedir. Fakat çok kronik vakalarda bazen 6 ay sonra 2. Bir botox dozu gerekebilmektedir. Bu tür vakalar sürekli dışkılama sonrası 3-4 saat ağrısı olan, zeminde artık iç sfinkter kaslarının görüldüğü, nöbetçi meme ve cilt takıntısının olduğu çok kronik vakalardır.

Spazmı ortadan kaldırmanın bir diğer yolu LİS ameliyatı denilen iç sfinkter kasının kesilme işlemidir. Buda lokal anestezi altında yapılır. Bu operasyonda iyi ellerde çok yararlı bir işlemdir. Fakat nadir de  olsa gaz kaçırma, büyük abdest kaçırma gibi komplikasyonlara neden olabilir. Böyle bir komplikasyon olursa bu ömür boyu kalıcıdır. Hastayı hayatından bezdirir.                                                                                                                         Botox’un avantajlarından en önemlisi kalıcı bir gaz ve dışkı kaçağının asla görülmemesidir. Ameliyatın dezavantajları yoktur. İşlem çok kolaydır. Lokal anestezi dahil işlem süresi 5 dakikayı geçmez. Herhangi bir ön hazırlık gerektirmez.

Hasta kliniğe geldikten 5 dakika sonra işlem yapılmış olarak terk eder. İşlem sırasında hasta herhangi bir ağrı duymaz. Uygulamadan sonra iş ve güç kaybı oluşmaz. Hasta hemen işinin başına dönebilir. Kanama ve apse gibi bir risk söz konusu değildir.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
HEMOROİD (BASUR) İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ MÜMKÜN MÜ?

HEMOROİD (BASUR) İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ MÜMKÜN MÜ?

Hastaların bazen utanmaları yüzünden bazen de önemsememeleri yüzünden hekime gitmeden kulaktan bazı tedavi yöntemlerine yönelmesi böyle bir soruyu akla getirmiştir. Her hastalıkta olduğu gibi hemoroit de öyle kendi kendine tedavi edilecek bir hastalık değildir. Derecesi ne olursa olsun ortada damarsal bir problem vardır ve bunun hekim kontrolünde tedavi edilmesi gerekir. Ayrıca her makat hastalığı hemoroit değildir. Hemoroitlerin ana belirtisi olan kanama başka hastalıklarda da görülür. Bunların başında gelen ve en tehlikeli olan kanserlerdir. Bitkisel tedaviler uygulayarak kişi çok kıymetli olan erken teşhis olanağını kaybeder. Bu nedenle kişi hangi tedaviyi uygulayacaksa uygulasın başlangıçta kesin teşhis koydurmalı, ona göre kendini yönlendirmelidir.

Hemoroid Çeşitleri

Hemoroitler 4 grupta incelenir. Her gruptaki hemoroitlerde uygulanacak tedavi farklıdır. Hemoroitler damarsal bir hastalık olduğundan yapılacak tedavi damarlara yönelik bir tedavidir. Öncelikle hemoroit oluşumunda en büyük neden olan kronik kabızlık ortadan kaldırılmalıdır. İşte bunun için bitkisel bir takım önlemlere başvurulabilir. Hastalar posa bırakan bir diyete yönelmelidir. Posa bırakan diyet ile daha kolay dışkılama sağlanacak ve kabızlığa bağlı olan anal basınç azalacaktır. Hastalara her gün en azından bir öğünde sebze yemeği yemesi istenir. Salata ve meyveyi diyetten eksik etmemesi istenir. Ekmek kepekli olmalıdır.

Hastaların diğer dikkat edeceği 2. konu günde en az 3 litre su içmesidir. Su sindirim sisteminin normal çalışmasında elzemdir. Yeterince su alınmadığı takdirde dışkı katılaşır, bu dışkının çıkarılması zorlaşır. Fazla ıkınmaya bağlı olarak anal basınç artar ve kanamalar olur.

Hemoroitli hastalar diyetlerinden acı ve diğer baharatları uzaklaştırmalıdır. Özellikle acı biber anüs sfinkterlerinde spazmı artırmaktadır. Güneydoğu bölgesinde hemoroit oluşumunun sık görülmesinin nedeni acı yiyeceklerin fazla tüketilmesidir.

HEMOROİD (BASUR) İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ MÜMKÜN MÜ?

Basur İçin Evde Rahatlatıcı Çözüm

Her gün sabah-akşam 10 dakika süre ile yapılacak ılık suda oturma banyoları makat kaslarında gevşeme oluşturur. Hastaların oturma banyoları yapması sorunu %30-40 çözer.

Basur için aktarlarda safran, tarçın, kişniş, dereotu vs satılan maddelerin yararı pek görülmemiştir. Ayrıca anal bölgeye zeytinyağı ve kantaron yağı sürülmesinin de yararı yoktur.

Hemoroit hastalarının yapacağı en önemli işlem bir proktoloğa muayene olmaktır. Bu muayene sonucu hemoroidin derecesi saptanır. Buna göre uygulanacak tedavi belirlenir. 1. ve 2. derece hemoroitlerde lazer ve bant ligasyon gibi ofis tedavileri uygulanır. 3. derece hemoroitlerde THD denilen ve anal bölgenin kanlanmasını sağlayan atardamarların bağlanması işlemi uygulanır. 4. derece hemoroitlerde ise cerrahi tedaviye başvurulur.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
Hemoroid (Basur) Nasıl Geçer

Hemoroid (Basur) Nasıl Geçer

Basurlar anüs ve çevresindeki toplardamarların varisidir. Buradaki damarlarda bir genişleme olmuştur ve damar normal yapısını kaybetmiştir. Bunun tekrar eski durumuna gelmesi tedavisiz mümkün olmaz. Bu nedenle hemoroid hastalarının bunların kendi kendine geçmesini beklemesi boşa geçirilen zamandır.

Buradaki damarların varisleşmesine yol açan en büyük neden buradaki kanın geri dönüşünün bozulmasıdır. Bunuda bozan bu bölgede normalde olmaması gereken basınçtır. Bu basıncı kronik kabızlık, hamilelik, pelvik bölgede bulunan çeşitli tümörler arttırır. Bunların içinde en önemlisi de kronik kabızlığa bağlı, tuvalette uzun süre ıkınmadır. Bu ıkınma nöbetleri anal basıncı çok arttırır. Buradaki damarlar üzerine baskı oluşturur ve kanın geri dönüşünü bozar. Bu biriken kan damar yapısını bozar ve damarlarda genişlemeler yırtılmalar oluşturur. Bu durum uzun süre devam ederse dokular gevşer, memeler anüs dışına çıkar son zamanlarda hastalar bunları elle itse bile içeri girmez, hep dışarıda kalır.

Hemoroid (Basur) Nasıl Geçer

Hemoroid (Basur) Sorunu Olanların Dikkatine

Hemoroid hastalarının ilk dikkat edeceği konu kendilerine bir tuvalet alışkanlığı edinmeleridir. Bunun için en uygun zaman sabahları kahvaltı sonrasındaki zamandır. Tuvaleti olsun olmasın mutlaka hasta tuvalete oturmalı ve dışkılamaya çalışmalıdır. Fakat hasta tuvalette uzun zaman geçirmemelidir.

Eline gazete alıp veya cep telefonu alıp tuvalete girmemelidir. İhtiyacını giderecek kadar durmalı, sonra fazla ıkınmadan tuvaleti terketmelidir. Uzun süreli ıkınmalar makat bölgesindeki toplar damarlarda bağ dokusunda gevşemeler oluşturur. Damar çeperi bozulur.

Hemoroidler 4 grupta incelenir. 1. Ve 2. Derece hemoroidlere iç hemoroid demekteyiz.

Bunlarda başlangıç safhada hemoroid de diyebiliriz. Tek belirtileri zaman zaman olan ve parlak kırmızı renkte görülen kanamalardır. Bunların herhangi bir cerrahi işleme tabi tutulmadan ofis tedavileri ile ortadan kaldırabilir. Bu amaçla lazer ile hemoroidlerin çöktürülmesi veya lastik bantla boğma işlemleri uygulanır.

3. ve 4. Derece hemoroidlere ise dış hemoroid denir. Bunlar anüs dışına çıkarlar ve hasta tarafından farkedilirler. Taharetlenme sırasında hastanın eline gelirler. 3. Derece hemoroidleri hasta taharetlenme sonrası eliyle içeri itebilir. Fakat 4. Derece hemoroidler içeri itilse bile yine hemen dışarı çıkarlar ve hep dışarıda kalırlar. Bunlarda ofis tedavileri yarar sağlamaz. Bunlara THD denilen atardamar bağlaması işlemi uygulanır. Sonradoopler denilen bir aletle hemoroide kan getiren damarlar bulunur. Sonra bu damar bir sütur materyali ile bağlanır. Bu işlemden sonra hemoroidlerin gerilemesi ve kanamasının durması 2-3 ayı bulur.

Avantajı cerrahi bir işlem yapılmadığından bununla ilgili komplikasyonlar görülmez. Anal darlık, nadiren de olsa sfinkterlerin kesilmesine bağlı gaz ve dışkı tutamama gibi bir sorunla karşılaşılmaz.

4.derece hemoroidlerde tedavi cerrahidir. Bu konuda çeşitli yöntemler vardır.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
Yağ Bezesi Bitkisel Çözüm

Yağ Bezesi Bitkisel Çözüm

Vücuttaki yağ bezeleri  çok çeşitli ve çok değişik boyutlardadır. Çoğu cilde yağ sağlayan yağ bezlerinin salgı yollarının  tıkanması sonucu oluşmaktadır. Çoğu beyaz ve sarı renktedir. Yüzde bulunanlar çok küçük boyutlardadır. Fakat başta ve vücudun değişik yerlerindeki bezeler çok büyük boyutlara ulaşabilir. Bunların yerlerine göre oluşum şekilleri de farklıdır. Genellikle başta görülen ve kist sebum bir yağ  denilen yağ kistleri yağ . bezlerinin yollarının tıkanması sonucu oluşur. Bez içinde sebum denilen bir yağ birikir. Bunlar çok büyük boyutlara ulaşabilir.  Çevreleri de bir kapsülle çevrilidir.  Vücutta diğer yerlerde görülen ve tıbbi adı lipom olan yağ bezeleri ise yağ hücrelerinin lokal çoğalması sonucu oluşur. Bunlar bir kapsülle cilt altı dokusundan ayrılmıştır. Boyunda göğüste kollarda sırtta her yerde görülebilir. Sayıları çok fazla olabilir. Bunlarda cerrahi dışında hiçbir tedavi yarar sağlamaz. Bunların kanser olan tiplerine ise`, liposarkom denir. Bunlar çok hızlı büyürler ve metastaz yaparlar. Diğer iyi huylu lipomlar cilt altında ellemekle kolayca oynatılabilen, selim kitlelerdir.

Yağ Bezesi Bitkisel Çözüm

Yağ bezelerinde bitkisel bazı çözümler,  ancak drenaj  yolu tıkanarak oluşmuş bezeler için geçerlidir. Yapılacak bitkisel tedavilerde drenaj  sağlayan yoldaki tıkaç açılır. bezin salgısı tekrar akmaya başlar ve kitle kendiliğinden kaybolur. Fakat şu unutulmamalıdır. Önerilen bu tedavilerden yarar sağlanmazsa gene çözüm cerrahi tedavidir.

Bu tıkaçları  açmada kullanılan yöntemlerde en iyisi buhar banyosudur. Buhar banyosu hem drenaj yolundaki tıkacı açtığı gibi bezelerin yumuşamasına sebum denilen biriken yağın erimesine yol açar. Bunun sonucu olarak,  kısa sürede direne olur.  Kişi yeterli buharı sağlamak için, ya sık sık duşa girmeli ya da beze çevresine sıcak kompres uygulamalıdır. Sıcak kompres uygulaması günde 2-3 kez 15 er dakikalık periyotlarla yapılmalıdır. Suyun sıcaklığının 60-70 derece olması yeterlidir.

Bunun dışında çeşitli bitkilerden hazırlanan çaylar veya jeller bu konuda kullanılabilir. Bu amaçla en çok kullanılan çay ağacı yağı ve aloe vera adlı bitkiden hazırlanmış olan jelledir. Her ikisinden hazırlanan jellerin antibakteriyel ve antiseptik özellikleri vardır. Günde 2-3 kez bezelerin üzerine iyice yedirilerek sürülür. Bir hafta 10 günlük bir tedaviden sonra bezelerin içinde yağın drene edildiği görülür.

Bunların dışında bu konuda hint yapı, sirke gibi ajanlarda kullanılmaktadır. Mantık ve etki tarzı aynıdır. Yağ bezesi olan hastalar kişisel hijyene çok dikkat etmelidir.Temizlikte antibakteriyel sabunları tercih etmelidir. Yağ bezelerini kesinlikle sıkmamalıdır. Sıkılırsa bezenin çevresindeki kapsül zedelenir ve içerik cilt altına yayılır. Tedavisi çok zorlaşır ayrıca enfeksiyon oranı artar.

Bu tür hastalar güneş ışınlarından korunmalıdır. Güneşe çıktıklarında yüksek faktörlü bir güneş kremi kullanmalıdırlar.

Tüm bu işlemlerle düzelmeyen vakalarda, ayrıca gittikçe büyüyen ağrı yapmaya başlayan, sertleşen oynaması bozulan vakalar da mutlaka bir uzmana görünmelidir.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
Nasır Nasıl Çıkarılır?

Nasır Nasıl Çıkarılır?

Nasırlar cildin travmaya karşı oluşturduğu bir savunma mekanizmasıdır. Genellikle ayaklarda görülen bir durumdur. Bunun dışında kalem tutan parmaklarda, dirseklerde, işçilerde, ellerde de görülebilir. Fakat en çok ayak tabanında, ayak parmaklarının üzerinde ve aralarında görülür.

Oluşumunda en büyük neden sıkı ve topuklu ayakkabılardır. Ayaklardaki ortopedik kusurlarda oluşumunu kolaylaştırır. Cildin aşırı sürtünme ve basınca maruz kalan bölgesinde dairesel bir sertleşme oluşur. Bunun nidus denilen bir kökü bulunur. Bu kök kısmı odak olmak üzere koni şeklinde oluşum olarak karşımıza çıkar.

Nasır Nasıl Çıkarılır?

Nasır oluştuktan sonra tedavi etmek zor olduğundan oluşumunun önlenmesi daha kolaydır. Bu amaçla kişi ayağına uygun ayakkabı giymelidir. Sıkı ayakkabılar, yüksek topuklu ayakkabılar nasır oluşumunu kolaylaştırır. Özellikle uzun zaman ayakta beklemek zorunda olan kişiler buna çok dikkat etmelidir. Bunun dışında yalınayak dolaşmayı alışkanlık haline getirenlerde, taş veya bitkilerin ayak tabanına tahriş etmesiyle de nasır oluşabilir. Vücut bu tahrişe aradaki deriyi kalınlaştırarak cevap vermektedir.

Ortopedik kusurları olan kişiler bunun tedavisini bir an öce yaptırmalıdır. Nasır şeker hastalığı olanlarda veya ayak damarlarında dolaşım kusuru olanlarda daha fazla görülmektedir. Bu kişiler normal kişilere göre daha dikkatli olmalıdırlar.

Nasır Tedavisi İçin Kullanılan Ürünler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Piyasada nasır tedavisi için çok çeşitli ajanlar bulunmaktadır. Bunlardan en rövanşta olanı nasır bantlarıdır. Bu bantlar uygun vakalarda bir rahatlama sağlayabilir. Nasır bandı nasırın üzerine yapıştırılan, nasırda yumuşama oluşturan bir ajandır. Asit maddesi içerir. Kullanmak için öncelikle kişi nasırına uygun boyutlarda bir bant seçer. Sonra bandın asit içeren kısmındaki bant çıkarılır ve renkli bir bölüm ortaya çıkar. Bu renkli bölüm nasırın üzerine gelecek şekilde yapıştırılır. Burada dikkat edilecek konu bu asit içeren renkli kısmın normal cilde temas etmemesidir. Ederse normal deriyi de yakar. Bant uyguladıktan sonra 2-3 gün yerinde bırakılır. Sonra birden çekilir ve nasırın çıkması sağlanır. Eğer çıkmazsa işlem birkaç kez tekrarlanabilir. Burada dikkat edilmesi gereken diğer konu yöntemi diabetli hastalar veya damar hastaları doktora danışmadan kullanmamalıdırlar. Ayrıca nasır bandının bebeklerde kullanılması kontendikedir.

Nasır Bandı İşe Yarar mı?

Nasır bandı dışında nasırlı ayaklara yapılacak banyolar önem kazanır. Bu banyolar nasırı yumuşatır, ağrısını dindirir. Bunlarda en çok kullanılan epsom tuzudur. Yaklaşık 1 litre suya 3-4 çorba kaşığı epsom tuzu dökülür. Bu suda nasırlı ayak 10-15 dakika tutulur. Sonra ayak çıkarılıp ponza taşı ile törpülenir. Banyo suyuna epsom tuzu dışında sirke, karbonat, limon suyu konulabilir.

Nasır üzerine sarımsak sürülmesi, aspirini toz haline getirerek sürmek, pişmiş soğan konulması önerilmiştir. Fakat bunların tıbbi değeri yoktur.

Bu önlemlerle düzelmeyen nasırlarda günümüzde radyofrekans ile buharlaştırma yöntemi uygulanmaktadır. Hastaya önce lokal anestezi yapılır ve nasır kökü ile birlikte toptan buharlaştırılır. İşlem sonrası hastaya ayak banyoları önerilir. Ayrıca nasır yapıcı etkilerden uzak durması sağlanır.

Kliniğimizde radyofrekansla nasır tedavisi yapılmaktadır.

Randevu ve İletişim Numaraları

Tel: 0 (232) 504 00 00
Cep ve Whatsapp: 0 (533) 963 54 45

Devamını Oku
     Formu Doldurun, Sizi Arayalım

   Müşterek Muayenehane

close-link
Hemen Ara
Yol Tarifi